Sözleşmeli subay ve astsubay adaylarına yönelik, önsözleşme sonrası ancak sözleşme öncesi dönemde gerçekleşecek idari işlemlere karşı yargı görevine ilişkin hukuki düşüncelerimiz bu makalemizin konusunu oluşturmaktadır.
İlgili Mevzuat
-
Anayasa 125/4 Maddesi
-
1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu 20/2 maddesi
-
4678 Sayılı Kanun
İlgili Yargı Kararları
-
AYİM 1. Daire 16.03.2004 Tarihli Kararı
-
Uyuşmazlık Mahkemesi 14.03.2016 Tarihli Kararı
-
Uyuşmazlık Mahkemesi 13.10.2008 Tarihli Kararı
-
Ankara 4'üncü İdare Mahkemesi'nin 05.01.2010 gün ve 2009/336 Esas, 2010/7 Karar sayılı kararı
Değerlendirme
1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu 20/2 maddesine göre; bu Kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman jandarma, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er, erbaş ve erler ile sivil memurlardır.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’ nun 20/1 hükmü uyarınca da, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi; asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkları çözümlemede görevlidir.
Bu kanun hükümleri karşısında sözleşmeli subay ve astsubay adaylarının asker kişilerden sayılıp sayılmadığı hususu, sözleşmeli subay ve astsubay adaylarına ait idari ihtilafların Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ nde çözümlenip çözümlenemeyeceğini belirleyecektir.
Bu çerçevede 4678 sayılı yasanın 6ncı ve 10uncu maddelerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. İlgili yasa hükümlerine göre sözleşmeli subay/astsubay adayları ön sözleşme yapılarak askeri eğitime alınırlar. Bu eğitimi başarı ile tamamlayanlardan yönetmelikte belirtilen şartları taşıyanlarla sözleşme yapılır ve bu kişiler teğmen / astsubay çavuş rütbesine naspedilirler.
Burada açıkça belirtildiği gibi subay veya astsubay adaylıkları, sözleşmenin yapılmasıyla naspedilmektedirler. Yani sözleşmenin yapılması ile subay veya astsubay sayılmaktadırlar. Ön sözleşme, eğitimin başlamasından önce; sözleşme ise eğitimin tamamlanmasından sonra gerçekleşmektedir.
Uyuşmazlık Mahkemesi’ nin 13.10.2008 günlü “Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır. Hakkında düzenlenen sağlık raporunun iptalini isteyen davacının, tank uzman erbaş adayı olduğu, henüz statüsünü kazanmadığı açıktır. Davanın görüm ve çözümü genel idari yargı yerinin görevine girmektedir.” şeklinde özetlenebilecek kararından da anlaşılacağı üzere sözleşme öncesi dönemdeki adaylar; asker kişilerden sayılmamaktadır.
AYİM 1. Daire 16.03.2004 tarihli kararı da büyük önem arz etmektedir. İlgili kararın özellikle “….İlk bakışta bu hüküm göz önüne alınarak; sivil bir sahsın sözleşmeli subay sınavını kazandığı halde statüye alınmaması işlemi biçiminde görülüp asker kişi ile ilgili askeri hizmete ilişkin idari işlem özelliği taşımadığı, dolayısıyla Mahkememizin görevsiz olduğu düşünülür ise de; davamızda işlemin dayanağını teşkil eden idari işlemin salt ilgilinin askerlik hizmetini sürdürdüğü sırada askeri makamlarca düzenlenmiş sicil belgesinde takdir edilen sicil notunun istenen ortalamanın altında gerçekleşmesi olduğu ve bu sicilin iptalinin de istendiği, bu işlem denetiminin münhasıran Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevinde olduğu değerlendirilerek Dairemizin görevli olduğuna karar verilip isin esasına geçilmiştir.” Bu kararda AYİM’ in kendini görevli görmesinin nedeni; kişinin daha önce yedek subayken yani askerlik hizmetini sürdürdüğü sırada askeri makamlarca düzenlenmiş sicil belgesinde takdir edilen sicil notunun istenen ortalamanın altında gerçekleşmesi olduğu ve bu sicilin iptalinin de istenmesidir.
Bu açıklamalar çerçevesinde subay ve astsubay adaylarının; subay veya astsubaylığa atanmama, sözleşme yapılmaması veya diğer nedenlerle doğan idari ihtilaflarına bakmakla görevli mahkemeler genel idare mahkemeleri olduğu hukuki kanaatindeyim.
Makalemiz size ne kadar faydalı oldu?